30 Nisan 2015 Perşembe

AKP YAPAY YARATMA PEŞİNDE
Siyaset mühendisliği açısından, 12 yıldır hükümette bulunduğu göz önünde tutulursa, AKP kendi cephesinde gayet başarılıdır.
Her seçim öncesi veya siyaseten sıkıştığı zamanlarda aynı taktikle sahaya iniyor; İslam ideolojisine denk düşen politik hamlelerle Türkiye'deki derin ideolojik saflaşmanın dirliğine oynuyor, ipleri gerginleştirip kendisine destekleyen mütedeyyin kitleyi konsilide ediyor.
Gerilen siyasi atmosferde ideolojik refleksleri güçlenen muhafazakar kitle böylelikle AKP'ye "mecbur" bırakılıyor.
Bir taş ile aynı açıdan birkaç kuşu vuruyor hükümet.
Kitlesinin konsolidatosyonunun yanı sıra politik kararlarını hayata geçirdiği oranda ideolojik kalıplarına uygun (tekçiliğin muhafazakar versiyonu) bir toplum inşa etmeye dönük adımlar da atmış oluyor.
Ezilenler cephesinin (Kürt özgürlük hareketini saymazsak!) gündemi belirleyecek tazda etkin bir kuvveti henüz açığa çıkaramaması nedeniyle AKP kontrolündeki muazzam büyüklükteki medya aracılığıyla suni gündemler yaratıp halk yığınlarının dikkatini istediği noktalara çekebiliyor.
Yandaş sendikaların dominant olduğu 19. "Milli Türk Şurası"nda magazinsel konuların tartışması burada bahsettiğimiz siyaset mühendisliğinin yeni bir ürünüdür.
Seçimler yaklaştıkça AKP'nin bu tarz  ürünleri de artacaktır.
Adı "Milli Eğitim Şurası", lakin yap-boz oyununa dönüşen eğitim sisteminin kendisi konuşulmuyor,
öğrencilerin ve öğretmenlerin gerçek sorunlarını gündeme sokmaya çalışan Eğitim-Sen'in sesi boğuluyor.
Oysa kaliteli eğitim normlar açısından incelendiğinde ve öğrencilerin temel derslerdeki başarıları kıyaslandığında Türkiye dünya sıralamasında diplerde sürünüyor.
Paçavraya dönüşen eğitim sisteminin, yolsuzlukların, maden ocaklarına diri diri gömülen yüzlerce (sadece son 6 ayda) işçinin, yırtık kara lastikli Recep amcaların, 1150 küsur (!) odalı "AK" Saray için harcanan milyonlarca TL'nin tartışılmasında ödü kopan AKP; din eğitimi anaokullarından itibaren mecburi olsun mu olmasın mı? Turizm Meslek liselerinde öğrenciler içki servisi nasıl yapılır öğrensin mi öğrenmesin mi?  Osmanlıca liselerde zorunlu ders haline getirilsin mi getirilmesin mi? gibi yapay gündemler yaratma peşinde.
Mesela, Osmanlıcanın liselerde zorunlu dersler kategorisine sokulması önerisi yapay gündem ile gerçek günden arasındaki farkı görmek açısından çarpıcı bir örnektir.
Şöyle; iki dil var, Osmanlıca ve Kürtçe.
Soru şu; Hangisinin öğretilmesi, zorunlu dersler kategorisine alınması daha zaruri?
Osmanlıcanın mı Kürtçenin mi?
Dilinde eğitim alamayan bir Osmanlı milleti bildiğimiz kadarıyla yok.
Yani bir Osmanlı(ca) sorunu söz konusu değil.
Amma velakin son 40 yıldır Türkiye'nin gerçek gündeminin merkezini teşkil eden bir Kürt meselesi var ve Kürtçe, bu meselenin özüdür!
Çünkü anadil, kimliktir.
Kürt kimliği neredeyse 100 yıldır direniyor sömürgeciliğin asimilasyon siyasetine karşı.
Osmanlıcanın ise bir dil olup olmadığı dahi filologlar arasında tartışmalı.
Ağır basan görüş, Osmanlıcanın yapay bir dil olduğudur.
Yani, sadece "sorun" yapay değil, dilin kendisi de yapay!
Türkçenin Osmanlıca diye bir kolu yok.
Vulgarize bir anlatımla Osmanlıca, Arap alfabesinin kullanıldığı, Oğuz Türkçesi ile birlikte Arapça ve Farsça sözcüklerden (baskın olan Farsçadır) ve tamlamalardan meydana getirilen bir dildir.
Büyük Selçuklu döneminde saraylıların kendileri için geliştirdikleri dilin devamıdır Osmanlıca.
Sınıfsal ayrımlar dile çarpıcı bir biçimde yansımıştır.
Osmanlıca, saraylıların ve üst zümrenin diliydi.
Türklük ile ayaklar (şehirli olmayan halk, Türkmenler) kastedilirdi ve Türkçe onların diliydi.
Bir Türk halk türküsünde Osmanlı için şunlar söylüyor:
"Şalvarı şaltak Osmanlı
Eyeri kaltak Osmanlı
Eken de yok biçen de yok
Yemede ortak Osmanlı"
dönemin halkın gözünde budur Osmanlı.
Saraylı Erdoğan ve şurekasının sahiplendiği tarih egemenlerindir.
Batı merkezli Cumhuriyet modernlerine karşı "özümüz" diye savunulan ecdat (!) Osmanlı da taklitçiydi, kendisinden güçlü kültürleri taklit etti.
Öz Türkçe, devlet erkanının ve tek tük istisnalar dışında saraylı olan Divan Edebiyatının ünlü şairlerinin gözünde dilde kusur sayılıyordu.
(Türk halk edebiyatında Divan Edebiyatının dili birbirinden farklıdır)
Yapay bir dil olan Osmanlıcayı egemen kılmak isteyen Osmanlı, Türkçenin doğal gelişmesine set oldu.
Osmanlının dağılma aşamasında imparatorluktan geriye kalanı kurtarmak için Türkçe küllerinden yeniden doğrularak ulus bilincinin harcı yapıldı.
Elde avuçta, sözcükleri büyük oranda yabancı kökenli olan bugünkü Türkçe kaldı.
AKP'nin övgüler dizerek sahiplendiği yapay dil Osmanlıca karşısında Kürtçe dili binlerce yıldır Mezepotomya topraklarında yaşayan kadim bir halkın, Kürtlerin anadilidir.
Avrupa Hint dil grubundan İranlı kollarına mensup Kürtçeyi bugün yeryüzünde 40 milyon civarında insan konuşuyor.
Bunların 20 milyonu Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da yaşıyor.
Sömürgeci devlet daha düne dek yok sayıyordu.
Kürtlerin en meşhur hikayesi "Kart kurt"tur.
Kürtler yoktu, dolayısıyla Kürtçe diye bir dil de yoktur.
Daha sonra kendileri ve dilleri yoktan var oldu! Kanlı bir mücadele sonucu varlığını kabul ettiren Kürtler üzerindeki asimilasyon  ise sürüyor.
Yurtdışında asimilasyon insanlı suçudur, diyerek anadilin önemine ve öğren(t)mesine vurgu yapan, bugünkü genç ecdatlarının mezar taşları okuyamıyor diye gözyaşı döken AKP, mevzu bahis Kürtçe olunca ikiyüzlülükte sınır tanımıyor.
Türkçeye ve ecdadının dili olan Osmanlıcaya gösterdiği hassasiyetin kırıntısını dahi göstermiyor Kürtçeye.
Bilakis asimilasyonda ısrar ediyor.
Kürtlerin anadilde eğitim talebinin reddi asimilasyonda ısrardır.
AKP'nin Kürtlere anadillerinin eğitimini para ödeyerek özel okullarda alma hakkını bir lütufmuş gibi vermesi, Kürtlerle alay etmek anlamına geliyor.
Kimsenin konuşmadığı tarihçilerin ve edebiyatçıların ilgi odağına giren, kültürel zenginlik dışında bugün hiçbir ehemmiyeti bulunmayan Osmanlıcanın devlet liselerinde zorunlu dersler katagorisine alınması tartışmaları, AKP'nin kan ve barut kadar gerçek olan Kürt sorunu karşısındaki ikiyüzlülüğünü bir kez daha açığa çıkardı.
Bununla beraber, "Milli Eğitim Şurası", AKP'nin her anlamda tıkandığının resmidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder