30 Nisan 2015 Perşembe

ARTIK YETER
Onlar konuştukça, biz öldük.
Onlar konuştukça, bizim bgedenimizi kendilerine helal bildiler.
Bedenimize sahip çıkınca, cezamızı kestiler.
Bedenimiz gerçeğin delili olmasın diye de, ellerimizi kesip yaktılar.
Özgecan'ımızı katlettiler.
Bu acı dayanılmaz.
Bu acı unutulmaz.
Bu acı affedilmez.
Asla!
Özgecan'ın katledildiği o dolmuşun, bu toplum olduğu asla unutulamaz.
Cumhurbaşkanından esnafına, polisinden siyasetçisine, avukatından gazetecisine hepiniz o dolmuştasınız.
Hepiniz suçlusunuz.
İsyanımız; tüm erkek egemen sisteme.
İsyanımız; okuldan eve, işyerinden dolmuşa tüm erkeklere.
İsyanımız; evde, işyerinde, sendikada, partide, sokakta!
Her yerde!
Gücümüz; dayanışmamız.
Gücümüz; kadın yoldaşlığımız.
Gücümüz; acımızın ortaklığı.
Gücümüz; kızıl sopalarımız.
Gücümüz; özsavunmamız.
Normal olduğunu sandığımız sabahlara uyanıyoruz hepimiz.
Normal düzeninde geçiyor günler.
Kahvaltılarımızı yapıyor okula gidiyor, akşamları minibüslere biniyoruz.
Sonra her gün aramızdan üç beş tanesi bu normallikten dışlanıp tecavüze uğruyor öldürülüyor.
Kalanlar bir gün tecavüze uğrayabilecekleri, katledilecekleri ihtimaliyle devam ediyor yaşamaya.
Peki nereye kadar?
Ne zaman bitecek?
Yaşadığımız bu sistemde hiçbir günün normal olmadığını anladığımızda bitecek.
Tecavüze uğrayan her kadında tecavüze uğradığımızı, öldürülen her kadında biraz daha öldüğümüzü fark ettiğimizde bitecek.
Kadınlar sözü aldığında; hep bir ağızdan bitti dediğimizde bitecek.
Binlerce kadının aklından geçiyor.
Binlerce niyetleniyor.
Peki azımız ses çıkarıyor pek azımız dillendiriyoruz.
Ama bir gün, yine bir tecavüz ve katliam haberinde öfkelerimiz birleşiyor.
Artık yeter diyoruz.
Her yaştan her kesimden kadın bu isyanı büyütüyor sokaklara akıyor.
Ve meydanda bir kadın bağırıyor:
"Gerekirse silah da alırız. Gerekirse devlete de karşı geliriz. Değiştiririz!"
Gerekiyor.
Gerektiğini anladığımızda değişmeye başlayacak her şey.
Özgecan da bizden biriydi.
20 yaşında psikoloji öğrencisi.
Tecavüze uğradı.
Defalarca kez bıçaklandı..
Ölmediği için başına levye ile vuruldu.
Tırnaklarıyla tecavüzcünün yüzüne direnişinin izlerini bırakmıştı.
Bedelini cansız bedeliyle ödedi.
Elleri bileklerinden kesildi.
Cesedi tanınmasın diye yakıldı.
Bir çöplüğe, Cin Deresi'ne atıldı.
Okumaya bile dayanamadığımız bu katledişin aşamaları ise bize pek çok şeyi hatırlattı.
İşkenceler sonunda bedenleri parçalamak...
Parçalanan bedenleri çöplüklere toplu mezarlara, derelere atmak.
İzleri yok etmek için yakmak...
Özgecan'ın katillerinde somutlaşan bir devlet: "Erkek", "devlet", "faşist".
Öldürüyor.
Alıkoyuyor.
Korkutuyor.
Gözetliyor.
Dinliyor.
Tecavüzleri ve katilleri çok seviyor.
En çok onları koruyor.
Çünkü kendisi tecavüzcü.
Çünkü faşist devlet, katil.
O çöplükten çıkan neydi?
Tecavüze uğrayan bizdik.
Her gün her an her hakkımıza sahip olma isteği ile saldıran ise faşist devlet.
Çöpten çıkan bedene iyi bakın; her erkek, her kadın, o beden biziz!
İnsanlığın çöplüğünde ölü bedenlerimiz!
Cin Deresi'nde yatan bir ülkenin katliam tarihidir.
Yakılıp tanınmaz hale getirilmeye çalışan kadınlığımız.
Kabul edilmeyen; hava karardıktan sonra sokaklarda olma cesaretimiz.
Kabul edilmeyen; okulları, işyerlerini, meydanları dolduran varlığımız.
Hazmedilemeyen; artan cins bilinci ve yükselen kadın devrimi.
Kadınlar artık gür bağrıyor, öldürülüşlerimiz susturulmaya çalışmamız bundan.
Özgecan Aslan isminin altından toplanan binlerce kadının öfkesi kendilerine dayatılan fıtratlarınadır.
Sokaklarda her yaştan kadının isyanı var.
Tacizlere, tecavüzlere sessiz kalınan zamanlar geride kaldı.
Şimdi elinde silah DAİŞ'in kabusu olan kadınların yoldaşlığı doğuyor her yerde.
Kobané'den yükselen devrim her kadında yeniden yeşeriyor.
Her sokakta kendini korumanın, özsavunmanın bilinci ışıyor.
Öfkemiz adaletimizi doğuruyor, kadınlar tacizlere tecavüzlere ilk elden kendileri cevap veriyor.
Bakanlık, "aile bakanlığı" kalsın; kadınlar dünyalarını baştan kuruyor.
Tıpkı katlediliş aşamasında olduğu gibi yargılamada da devletin erkliği, adaletsizliği bizi şaşırtmayacak.
Şimdiden tecavüzcüleri haklı çıkarma çabaları başgösterdi.
Uyarıyoruz; her tacizci ensesinde kızıl sopalıların nefesini hissetsin.
Dünyayı değiştirecek olan kadınların aklında açan kızıl bir çiçek gibi o soru şimdi:
Dünyanın altının üstünden daha iyi olmadığını nereden biliyorsunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder