ÜSLUBUNUZ KADERİNİZDİR
Cahiliye dönemi Arapları
arasında, adına Müsle denilen yaygın bir uygulama vardı.
Öldürülen düşmanın
kulaklarıyla, parmakları kesilip kolye yapılır, gövdesi yarılır, başı
koparılırdı.
Hz. Muhammed’in amcası
Hamza’nın öldürülerek ciğerlerinin çıkarılması en yaygın bilinen Müsle
örneğidir.
Buna rağmen, İslam devrimi
Müsle yapmayı kesinlikle yasakladı.
Meseleyi kişiselleştirmek,
yıkılarak tarihe gömülmeye çalışılan kabileciliği hortlatmaktan başka bir işe
yaramazdı.
Türkiye siyasi coğrafyası,
Küer isyanlarına karşı onlarca yıldır uygulanan yaygın Müsle örneklerinin
tanığı, 90’lı yıllarda yapılanları fotoğraflarıyla gazete arşivleri hala
güncel.
Morglar bunu kanıtlayan
örneklerle doluydu.
Hasır altı edilse dahi durum
bu.
Batı’da ise manevi Müsle
örnekleri yaygın.
İktidar, her itirazı, her
reddi o denli kişiselleştiriyor ki onu, haysiyet tanımadan ve öncelikle onları
parçalamayı hedefleyerek saldırıyor.
Tanıl olmak, o ucuzlukları
dinlemek dahi utandırıcı.
Her mücadelenin karakterini,
rakiplerin/düşmanların nitelikleri belirler.
Tenezzül eşiği yüksek,
basitliklere gönül indirmeyen hasımların mücadelesi, sırf bu sebeple bile
kıymetlidir.
Anadolu ve Mezopotamya, yenilen
hasımları öven galiplerin olduğunu haber veren mitolojiyle bezelidir.
Bir de, süregelen açlık
grevleri konusunda takınılan tutuma bakalım.
Bir düşmanlıktır almış
gidiyor.
Yaralı bir egonun
paranoyayla birleşince nasıl da hazımsızlık yaptığını görüyoruz böylece.
Bedenlerini ve nefislerini,
ömürlerini yeme pahasına, denetleyerek en barışçı metotlardan biriyle, aç
kalarak size bir şeyler anlatmak isteyenlere karşı yalanın, riyanın saçağına
saklanıyorsanız, sizde ne itibar kalır ne kimlik.
“Her şeyi yiyip içiyorlar”
demek, tarifi olmayan bir ucuzluktur.
Kalibresi bu kadar olan bir
hasım, ayran budalaları dışında kime ne umut verebilir?
Ölümden korkanlar ölümle
korkutmayı severler.
İkbal için minnet edenler,
canı için dahi minnet etmeyenleri asla anlamazlar.
Fakat elbette ki onların bu
yaklaşımı önemlidir.
Her meselede çözecekmiş gibi
yaparak beklenti yaratıp muhaliflerini hareketsiz bırakan ancak hiçbir esaslı
sorunu çözmeyen bir iktidardan umutlu olmak ayran budalalarına kalsın.
Her konuşmasında içinden bir
firavun, bir cuntacı Kenan Evren, bir Şevket Kazan, Sami Türk, çıkaran
taşlaşmış birinden medet ummak, kendini eylemsizliğe, en basit demokratik
tepkiler göstermekten dahi geri durmaya çivilemektir.
“Yiyip içiyorlar” demek,
Hamza’nın ciğerini çiğneyen Hind’in yaptığından beterdir.
Çünkü, canlı insanların
onurlarına, maneviyatlarına kast etmektir.
Vicdansızlıktan öte
molozlaşmadır bu; feci halde bir molozlaşma, yıkıntıya dönüşme, tarihsel atık
haline gelme.
Nicedir Modifiye edilmiş bir
faşizmdeyiz.
Sürreal bir siyasal ve toplumsal ortam.
İzler birbirine karışmış.
Kendi kutsallığına
dokunulmasını istemeyen, mağduriyet söylemiyle yol alan iktidar, konu
başkalarının maneviyatı, onuru olunca her yol ve yöntemle onları ihlal etmeyi
alışkanlık edinmiş görünüyor.
İktidarın fark edemediği şu: Örnekse, açlık grevlerine
karşı o irkiltici dil muhatabında hiçbir etki yaratmazken, kendi
taraftarlarında linç eğilimini besler.
Ayrıca bu dil, mağduriyet
sürecinin tamamlandığının kesin delilidir.
O artık doyma noktasına
ulaşmıştır.
İktidarın yol açtığı o
metamorfozla vicdanları Kafka’nın ‘Gregor Samsa’ı oluvermişler.
İktidar mahfilleri daha iyi
kavrasın diye tekrar tekrar belirtmeli: Açlıksa, yoksul halkın çocukları olarak
buna talimliyiz.
Horlanma, aşağılanmaysa,
ezilenlerin tarihi bundan başka nedir ki?
Hz. Muhammed hem aç kaldı
hem aşağılandı.
Mekkeli zengin tacirlerin
dün ona yaptıklarını bugün bizzat iktidarca ezilenlere karşı uygulamaya
çalışıyor.
Çok gürültü çıkarması,
iktidarın haklı-meşru olduğu manasını taşımaz.
Cuntacı Evren’in sesi de çok
çıkıyordu; neye yaradı?
Arkandan hayırla yad edecek
bir kişisi bile olmamak ne büyük bir zulümdür!
Salıpazarı tezgahlarının
altına atılan çürük domateslerin bile daha kıymetli olduğu bir iktidarı da aynı
akıbet bekliyor.
O gücü kendinde temsil eden
kişiyi de.
Bundan kaçmak imkansız.
Çünkü karakteriniz
üslubunuz, üslubunuz da kaderinizdir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder