22 Mayıs 2013 Çarşamba



ABD’NİN ‘İSLAMİ TERÖR’     İKİYÜZLÜLÜĞÜ
1980 ve 90’larda Afganistan…
1990’larda Kosova ve Bosna…
2011 Libya…
2012 Suriye…
Bu ülkelerin her birindeki silahlı çatışmalarda ABD ve El Kaide (ya da yakın örgütlerden biri ile) aynı tarafta oldular.
Peki bu, ABD’nin “Terörle mücadele”si bakımından ne demek oluyor?
Bu durumların her birinde Amerika’nın hedefi rejimin değişmesi oldu: Komünistlerin (ya da komünistler”in), Sırpların, Slobodan Miloseviç’in, Muammer Kaddafi’nin, Beşer El Esed’in…
Yani tüm bu “tanrı”tanımazların, imparatorluğa inanmayanların ya da  imparatorluğu rahatsız edenlerin devrilmesi.
Peki, eğer düşman İslami terörizm ise ABD neden FKÖ, Irak, Libya ve şimdi Suriye gibi hepsi laik olan hükümetlere karşı bu kadar kan döküp, yatırımlar yaptı?
Neden Washington’un Ortadoğu’daki en yakın müttefikleri Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Ürsün ve Bahreyn’deki İslami hükümetler?
Zira Bahreyn Amerika’nın deniz üssüne ev sahipliği yaparken, Suudi Arabistan ve Katar Suriye’deki isyancılara silah transfer etmenin kanalları oluyor.
Neden –eğer demokrasi ABD’nin umurundaysa- Ortadoğu’daki bu en yakın müttefiklerin hepsi monarşiyle yönetiliyorlar?
Eğer düşman İslami Terörizme, ABD neden –yüzde 90’ı İslamcı olan ve belki dünyadaki en çeteci hükümet olan- Kosova’nın, 2008’de tek taraflı bağımsızlık ilan etmesine öncülük etti?
Zira bu bağımsızlık da gayet gayrı-meşru ve dünya milletlerinin çoğunun tanımamış olması bakımından gayet yapay bir bağımsızlık.
Neden ABD,kosova’nın başındaki Kosova Özgürlük Ordusu kadın ticareti, eroin ve insan kaçakçılığı yaptığı halde Kosova’nın NATO ve AB üyeliği konusunda bastırıyor?
1998 ve 2002 yılları arasında Kosova Özgürlük Ordusu ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör listesinde idi –ta ki ABD Kosova’daki, Hazar Denizi bölgesinden Avrupa’ya ulaşması planlanan petrol ve gaz boru hatlarına göre iyi bir yere konumlanmış Kamp Bondsteel’de temel bir askeri üssü elde ettikten sonra bu örgütü bir müttefik ilan etmesine kadar.
Kasım 2005’te Bondsteel’i ziyaret eden Avrupa Konseyi insan hakları elçisi Alvaro Gil-Robles, kampı, “Guantanamo’nun küçük versiyonu” diye tarif etmişti.
Eğer düşman İslami terörizm ise ABD neden Libya’da tam da şu aralar daha köktenci İslamcı bir devlet kurmak için başka Libyalıları katleden İslamcı isyancıların iktidarı almasının yolunu açtı?
Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü, Libya’da İslamcı isyancıların hakim olduğu Misurata’da azgın işkencelere maruz kalan bazı tutsakların daha fazla sorgulanabilmesi için muayene ettirilmek istenmesine karşı çalışmalarını askıya almışken, ABD neden durmadan insan haklarından bahsedip Libya’daki İslamcı isyancılara yüzde yüz destek sundu?
Neden ABD, Libya’da ve Suriye’de Hristiyanları infaz eden İslamcı teröristleri desteklemektedir?
Bu sebeplerden, eğer ABD dış politikası denen şeyi anlamak istiyorsanız “teröre” karşı savaşı, 11 Eylül’ü, demokrasiyi, özgürlüğü, insan hakalrını, dini, Libya ve Suriye halklarını unutun…
Gözlerinizi ödüllere, ne kazanıldığına dikin, Amerikan egemenliğinde neyin arttığına, an itibari ile amaçlarına nelerin uygun düştüğüne bakın.
ABD dış politikasının DNA’sında hiçbir ahlaki unsur bulunmamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder