TAKSİM İRADESİYLE DİRENİŞ HER YERDE
SON SÖZÜ HEP DİRENENLER SÖYLER
Emir bizzat
başbakandan geldi…
Herkes, yeni
“başbuğ”un kim olduğunu iyice anlasın diye…
“Ayaklar baş
olsun” isteyenlerin başına neler geleceği iyice görülsün diye…
İşçi sınıfı
davası güdenler hadlerini bilsin diye…
Sabah saat
5’te AKP’nin “darbe” harekatı başladı 1 Mayıs’a/Taksim’e…
Taksim,
yasaklı askeri alan ilan edildi…
İstanbul’da
sıkıyönetim yasakları ve uygulamaları devreye sokuldu ayan beyan…
Öyle ki,
15-16 Haziran 1970 büyük işçi sınıfı ayaklanmasından bu yana, tarihinde ilk kez
Eminönü Köprüsünün kanatları açıldı, geçişe kapatıldı…
Yönü
Taksim’e bakan tüm kitle ulaşım araçları seferden kaldırıldı, araç trafiğe
yasaklandı…
Şişli’den
Beşiktaş’a, Eminönü’den Mecidiyeköy’e, Unkapanı’ndan Kurtuluş’a, Bomonti’den
Taksim’e tüm caddeler, tüm meydanlara, tüm sokak başlarına ve sonlarına polis
barikatları kuruldu.
On binlerce
polis “İstanbul işkencehanesi” filminin canlı çekimi için mesaiye başladı sabah
saat %’te…
Gaz bombası
atmadıkları, tazyikli su sıkmadıkları bir metrekare yer bırakmadılar…
Saatler boyu
eylemci avına çıktılar pervasızca…
Küfrettiler,
copladılar, yumrukladılar, tekmelediler, yerlerde sürüklediler, plastik kurşun
sıktılar, yaraladılar, gözaltına aldılar…
İnsan, onur,
kardeşlik diyen… İş, ekmek, barış isteyen… Eşitliği, adaleti, özgürlüğü
haykıran… Mücadeleyi, direnişi, isyanı büyüten… Umut, devrim, sosyalizm diye
direnen…
Bilcümle 1
Mayıs’ın aklını ve iradesini temsil eden kim ve ne gördülerse saldırdılar
kudurmuşlarcasına…
Dizginsiz ve
vahşi faşist devlet terörüyle zapturap altına almak istediler, ! Mayıs’ı ve
onun devrimci ruhunu…
….
İstiyorlar
ki; işçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin geniş kesimlerinin kafalarındaki 1
Mayıs/Taksim alanının meşruluğu bilinci yıkılsın…
1 Mayıslarla
perçinlenen birlik olma, mücadele etme, dayanışma geliştirme istek ve duyguları
zayıflasın…
Taksim’in
mücadeleyle kazanılmış, devlete ve sermayeye kabul ettirilmiş politik bir mevzi
olmaktan gelen özgüveni sarsılsın…
İstiyorlardı
ki; Taksim’e “yayalaştırma” çalışmaları nedeniyle izin verilemeyeceği
palavrasına herkes inansın, bu yönde genel bir toplumsal algı oluşsun…
Asıl amacın
bütün bir kent mimarisini değiştiren; ekonomik olarak tekellere, para
babalarına yeni rant alanları açmak, politik olarak ise işçi sınıfı ve
ezilenlerin örgütlü eylem gücünü kent merkezlerinden uzaklaştırmak, şehrin dış
ve tecrit alanlarına hapsetmek olan bir strateji olduğu açığa çıkmasın, üstü
örtülü kalsın…
Ve
İstiyorlardı ki; işçi sınıfına ve ezilenlere yönelik sürdükleri ekonomik
saldırılara ve daha da ağırlaştırılmış kölece çalışma ve yaşam koşulları
dayatan yeni yasa değişiklikleri hazırlıklarına karşı gelişecek kitlesel, köklü
tepki ve direnişlerin şimdiden önlemi alınsın…
2013 1 Mayıs’ındaki bu pervasız faşist terörün,
tam da bu temel amaca dönük planlı programlı bir politik hamle olduğundan kuşku
duyulamaz… Halk yığınlarında korkuyu derinleştirme, pasifize etme amaçlı bir
gözdağı verme hamlesidir bu…
AKP ve
devlet, buna mecburdur/mecbur kalmıştır
bir bakıma… Çünkü; Kürdistan’da kaybettiği bir savaşın kendince ağır
bedellerini iki yüzlüce bir “barış” edebiyatıyla da olsa bir şekilde ödemeye ya
da en azından bunun müzakeresini yürütmeye mecbur kalmıştır, Kürt özgürlük
hareketi karşısında…
Özcesi
denge, devlet/AKP aleyhine ciddi nitelikte bir değişim sürecine girmiştir ve
genel politik ortam, düne göre, özellikle de Batı’nın geniş işçi ve emekçi
yığınların ekonomik ve politik hak taleplerini daha acil hale getirmiştir.
Ancak
AKP’nin bunları karşılayacak ne niyeti ne de gücü vardır… O, aleyhine bozulan
dengeyi (Kürdistan’da kaybettiği savaşı) Batı’ya taşıyarak doğrultmanın hesabı
içinde ve peşindedir… Bu tabii ki bir “sosyal savaş” olacaktır; hedefi, işçi
sınıfı ve emekçi halk kitlelerinin doğrudan kursaklarını sıkan, ellerini
ceplerinin dibine kadar uzatan bir “sıkıyönetim” ekonomisi olacağı gibi,
kapitalist sınıf dili de daha dolaysız ve küstahça olacaktır.
İşte AKP,
tam da bir sermaye partisi ve iktidar gücü olarak sınıf “öngörüsü”yle davrandı
ve koşulların kendisi için en elverişli olduğunu düşündüğü anda, ortamı, temsil
ettiği sınıf çıkarları doğrultusunda oluşturma hamlesini geliştirdi…
Onun
muradını, Taksim’de somutlaşan terörcü faşist sınıf dili apaçık ortaya koymaktadır.
…
Ama
başaramadılar yine…
Anladıkları
dilden karşılığını aldılar…
Hevesleri
kursaklarında kaldı…
Faşist
devlet terörü, 1 Mayıs’ın yiğit evlatlarının antifaşist direniş kararlılığıyal
yanıtlandı…
Öfkesiyle,
inancıyla, cüretiyle, dimdik karşılarında durdu 1 Mayıs…
Yumruğuyla,
sopasıyla, taşıyla, sapanıyla, molotofuyla hakknı aradı 1 Mayıs…
İradesini
sokak sokak, barikat barikat konuşturdu 1 Mayıs…
Savaştı,
direndi, boyun eğmedi 1 Mayıs…
Sınıf
mücadelesinin kalbi, her zaman olduğu gibi 1 Mayıs için Taksim’de attı…
2013 1 Mayıs’ı, “son sözü hep direnenler söyler”
düsturunun doğruluğunu bir kez daha gösterdi dosta düşmana: Bekle bizi Taksim
2014 yılında daha hazırlıklı geleceğiz.
Taksim
kızıldır kızıl kalacak!
SOKAK SOKAK
DİRENİŞ
Emekçilerin
ve devrimcilerin direnişi sonucu 2010 yılında 1 Mayıs kutlamalarına açılan
Taksim Meydanı, AKP’nin yasakçı zihniyetiyle 2013 yılında da gösterilere yasaklandı.
Kutlamaları
engelleme biçimleri, sıkıyönetim görüntülerini aratmadı.
Vapur
seferleri iptal edildi, metrobüsler çalışmadı.
Taksim
Meydanı’na çıkan tüm yolları kapatıldı.
Halaskargazi
Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı ve İstiklal Caddesi üzerindeki her sokağa polisler
barikat kurdu.
Taksim
meydanı ise ise tam olarak “zırhlı” korumaya alındı.
Anıtın
çevresindeki birkaç kat barikatlar yerleştirildi.
Emekçilerin
toplanma noktalarına gelişini önlemek için ise toplu ulaşım seferleri iptal
edildi.
Metrobüs ve
metro ulaşımı durduruldu.
1970’deki
15-16 Haziran direnişinden bu yana hiç uygulanmayan bir yöntem hayata
geçirildi; Galata Köprüsü’nün kanatları açılarak ulaşıma kapatıldı.
Galata
Köprüsü gibi eylem alanına çok uzak mesafede olan Unkapanı Köprüsü de trafiğe
kapatıldı.
Ayrıca motor
ve deniz ulaşımı da polisin hedefindeydi.
Taksim
bölgesine çıkmak isteyenler, küçük teknelerle Haliç üzerinden bölgeye çıktı.
EMEKÇİLER
YASAK DİNLEMEDİ
İstanbul
Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, bir gün önce Taksim
Meydanı’na kesinlikle izin verilmeyeceğini belirterek, İstanbulluların katılmaması çağrısına, bu sabah saatlerinden
itibaren yanıt verdi.
Tüm
sıkıyönetim uygulamalarına rağmen, çok sayıda kişi daha önce belirlenen
Beşiktaş ve Şişli’deki toplanma noktasına geldi.
DİSK’TE 1
MAYIS NÖBETİ
Şişli’deki
Genel Merkez binasında sabahlayan DİSK üyeleri, olası polis müdahalesine karşı
gece boyu nöbet tuttu.
Günün ilk
ışıklarıyla birlikte, Halaskargazi Caddesi’ndeki ses aracı ve DİSK binasında
sürekli marşlar çalındı.
Polisin Beşiktaş’a
saldırısı sonrası gazetecilere açıklamada bulunan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Taksim’in
kendileri için vazgeçilmez olduğunu belirtti.
POLİS
PLASTİK MERMİ KULLANDI
Burada
kortejler oluşturulduğu sırada, polis de Osmanbey Metrosu’nun orada büyük bir
barikat kurdu. Panzerler ve çevik kuvvetlerden oluşan barikat, 1 saati aşkın
süre sonra kitleye saldırdı.
Yoğun gaz
bombası nedeniyle çok sayıda emekçi etkilendi.
Kitle ara
sokaklara dağılırken, buralarda çatışmalar başladı.
Polis, DİSK
Genel Merkezi’ne giren kitleye plastik mermilerle saldırdı.
polis,
ambulansın içine de gaz bombası attı.
SOKAK SOKAK
BARİKAT, DİRENİŞ
AKP
Hükümeti’nin tehditleri ve polisin sert saldırısına rağmen, günün sonunda
akıllarda kalan, devrimcilerin Taksim için saatlerce sürdürdüğü direniş oldu.
Şişli,
Kurtuluş, Nişantaşı, Mecidiyeköy, Çağlayan, Dolapdere, Tarlabaşı, Okmeydanı,
Beşiktaş’ın tüm sokakları direniş mevzisine çevrildi.
DİSK ÖNÜNDE
İRADE SAVAŞI
Temel
çatışma mevzisi olarak DİSK Genel Merkezi’nin önü, saatlerce irade savaşına
sahne oldu.
Polisin
sürekli gaz bombası atmasına rağmen, işçiler ve devrimciler DİSK önünden
ayrılmadı, Taksim kararlılıklarını dile getiren sloganlar attı.
Panzerler,
zaman zaman taşlarla geri çektirildi.
Devrimcilerin
bir panzerin üzerinde çıkması üzerine de panzerin saldırısı engellendi.
Polise
çoğunlukla taşlarla karşılık verilirken, bazı sokakalrda barikatlar kuruldu.
Molotof,
torpil ve sapanların kullanıldığı çatışmalarda, sık sık “Yaşasın devrimci
dayanışma” sloganı atıldı.
Şişli Etfal
Hastanesi bölgesinde de aralarında ESP, SGD, Halk Cephesi, Ekim Gençliği,
SODAP’ın olduğu grup saldırılara karşı barikat kurdu.
“Faşizme
karşı omuz omuza”, “Her yer Taksim her yer 1 Mayıs” sloganlarıyla barikat
başında direnişini sürdürdü.
Çatışmaların
yaşandığı bir başka alan ise Mecidiyeköy bölgesiydi. Meydanda toplanan kitle,
polis barikatlarını zorladı. Polisin saldırısı sonrasında çok kişi yaralandı.
BOMONTİ’DE
BARİKATLAR KURULDU
Taksim
Meydanı’na çıkmak isteyen kitle, polis saldırısının ardından çekildikleri Bomonti’de
barikatlar kurdu. ESP, DHF ve Alınteri üyeleri, Bomonti’nin ara sokaklarında
araçlarla barikat kurdu.
Polis, akrep
ve TOMA’larla barikatlara saldırdı.
Polisin
saldırısına direnen devrimciler, barikat başında bir süre sloganlarla bekledi.
Bomonti
bölgesinde devrimci örgütler de barikatlarını oluşturdu.
HALK
EMEKÇİLERE SAHİP ÇIKTI
Mecidiyeköy’den
Çağlayan bölgesine yayılan çatışmalar, Cevahir Otel civarında yoğunlaştı.
Polisin
saldırısına karşı apartmanların camlarından çıkanlar polise tepki gösterdi,
çatışan emekçilere alkışlarla destek verdi.
POLİS
BARİKATLARINA SES BOMBASI
Bomonti’de
bir pizza şirketinin motosikletleri ve
çöp konteynırları ile barikatlar kuruldu. Polis barikatları yakınında ses
bombası patlatıldı
ÇATIŞMA
TARLA BAŞI’NA YAYILDI
Dolapdere’de devrimcilerin sürdürdüğü direniş
karşısında polis geri çekilmek zorunda kaldı.
Barikatları
aşarak Tarlabaşına çıkan devrimciler, polisin gaz bombasına taşlarla yanıt
verdi.
Polis,
Tarlabaşı’nın ara sokaklarından Tarlabaşı Bulvarı’na çıkışları engellemek için
bütün sokakları tuttu.
KİTLE
BARİKATLARA YÜKLENDİ
Polisin ilk
saldırısı, ÖDP, Halkevleri, Türk-İş, KESK, CHP ve Feministlerin olduğu Beşiktaş
koluna oldu.
Beşiktaş
Meydanı’nda bir araya gelen emekçilere saldıran polis, direnişle yanıtlandı.
Barbaros
Bulvarı’ndaki Yıldız Teknik Üniversitesi önünde toplanan Eğitim-Sen, TKP 1920
ve Beşiktaş Çarşı grubu taraftarlarına
polis gaz bombalarıyla saldırdı.
Tekrar bir
araya gelen ve aralarında İTO Başkanı Tamer Gören, KESK Genel Başkanı Lami
Özgen, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Halkevleri, Yol-İş, TÜMTİS üyeleri ile
feminist kadınlardan oluşan grup, polis barikatına yüklendi.
Temsilcilerin
polisle görüşme yaptığı sırada yeni bir saldırı yaşandı.
Polis, gaz
bombaları ve tazyikli su ile saldırdı.
Yıldız
Teknik Üniversitesi tarafına çekilen kitle, taşlarla polise karşılık verdi.
Defalarca
saldırı yaşanan Beşiktaş kolundaki emekçiler, her saldırıya direnişle
yanıtladı.
Beşiktaş
Meydanı yakınlarında toplanan yüzlerce kişi sloganlar atarak saldırıları
protesto ederken, Yıldız’dan Beşiktaş’a doğru çoğunluğunu ÖDP’lilerin
oluşturduğu kitle “İsyan” sloganlarıyla meydana geldi.
Balık Pazarı
tarafında yeniden toplanan Halkevi, Öğrenci Kolektifleri ve Beşiktaş taraftar
grubuna polis saldırdı.
Beşiktaş’ta
çok sayıda gözaltı olduğu öğrenildi.
Antikapitalist
Müslümanlar da Eminönü’nde polisle çatıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder