9 Temmuz 2013 Salı



TAKSİM İRADESİYLE DİRENİŞ HER YERDE
SON SÖZÜ HEP DİRENENLER SÖYLER
Emir bizzat başbakandan geldi…
Herkes, yeni “başbuğ”un kim olduğunu iyice anlasın diye…
“Ayaklar baş olsun” isteyenlerin başına neler geleceği iyice görülsün diye…
İşçi sınıfı davası güdenler hadlerini bilsin diye…
Sabah saat 5’te AKP’nin “darbe” harekatı başladı 1 Mayıs’a/Taksim’e…
Taksim, yasaklı askeri alan ilan edildi…
İstanbul’da sıkıyönetim yasakları ve uygulamaları devreye sokuldu ayan beyan…
Öyle ki, 15-16 Haziran 1970 büyük işçi sınıfı ayaklanmasından bu yana, tarihinde ilk kez Eminönü Köprüsünün kanatları açıldı, geçişe kapatıldı…
Yönü Taksim’e bakan tüm kitle ulaşım araçları seferden kaldırıldı, araç trafiğe yasaklandı…
Şişli’den Beşiktaş’a, Eminönü’den Mecidiyeköy’e, Unkapanı’ndan Kurtuluş’a, Bomonti’den Taksim’e tüm caddeler, tüm meydanlara, tüm sokak başlarına ve sonlarına polis barikatları kuruldu.
On binlerce polis “İstanbul işkencehanesi” filminin canlı çekimi için mesaiye başladı sabah saat %’te…
Gaz bombası atmadıkları, tazyikli su sıkmadıkları bir metrekare yer bırakmadılar…
Saatler boyu eylemci avına çıktılar pervasızca…
Küfrettiler, copladılar, yumrukladılar, tekmelediler, yerlerde sürüklediler, plastik kurşun sıktılar, yaraladılar, gözaltına aldılar…
İnsan, onur, kardeşlik diyen… İş, ekmek, barış isteyen… Eşitliği, adaleti, özgürlüğü haykıran… Mücadeleyi, direnişi, isyanı büyüten… Umut, devrim, sosyalizm diye direnen…
Bilcümle 1 Mayıs’ın aklını ve iradesini temsil eden kim ve ne gördülerse saldırdılar kudurmuşlarcasına…
Dizginsiz ve vahşi faşist devlet terörüyle zapturap altına almak istediler, ! Mayıs’ı ve onun devrimci ruhunu…
….
İstiyorlar ki; işçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin geniş kesimlerinin kafalarındaki 1 Mayıs/Taksim alanının meşruluğu bilinci yıkılsın…
1 Mayıslarla perçinlenen birlik olma, mücadele etme, dayanışma geliştirme istek ve duyguları zayıflasın…
Taksim’in mücadeleyle kazanılmış, devlete ve sermayeye kabul ettirilmiş politik bir mevzi olmaktan gelen özgüveni sarsılsın…
İstiyorlardı ki; Taksim’e “yayalaştırma” çalışmaları nedeniyle izin verilemeyeceği palavrasına herkes inansın, bu yönde genel bir toplumsal algı oluşsun…
Asıl amacın bütün bir kent mimarisini değiştiren; ekonomik olarak tekellere, para babalarına yeni rant alanları açmak, politik olarak ise işçi sınıfı ve ezilenlerin örgütlü eylem gücünü kent merkezlerinden uzaklaştırmak, şehrin dış ve tecrit alanlarına hapsetmek olan bir strateji olduğu açığa çıkmasın, üstü örtülü kalsın…
Ve İstiyorlardı ki; işçi sınıfına ve ezilenlere yönelik sürdükleri ekonomik saldırılara ve daha da ağırlaştırılmış kölece çalışma ve yaşam koşulları dayatan yeni yasa değişiklikleri hazırlıklarına karşı gelişecek kitlesel, köklü tepki ve direnişlerin şimdiden önlemi alınsın…
2013  1 Mayıs’ındaki bu pervasız faşist terörün, tam da bu temel amaca dönük planlı programlı bir politik hamle olduğundan kuşku duyulamaz… Halk yığınlarında korkuyu derinleştirme, pasifize etme amaçlı bir gözdağı verme hamlesidir bu…
AKP ve devlet, buna mecburdur/mecbur kalmıştır  bir bakıma… Çünkü; Kürdistan’da kaybettiği bir savaşın kendince ağır bedellerini iki yüzlüce bir “barış” edebiyatıyla da olsa bir şekilde ödemeye ya da en azından bunun müzakeresini yürütmeye mecbur kalmıştır, Kürt özgürlük hareketi karşısında…
Özcesi denge, devlet/AKP aleyhine ciddi nitelikte bir değişim sürecine girmiştir ve genel politik ortam, düne göre, özellikle de Batı’nın geniş işçi ve emekçi yığınların ekonomik ve politik hak taleplerini daha acil hale getirmiştir.
Ancak AKP’nin bunları karşılayacak ne niyeti ne de gücü vardır… O, aleyhine bozulan dengeyi (Kürdistan’da kaybettiği savaşı) Batı’ya taşıyarak doğrultmanın hesabı içinde ve peşindedir… Bu tabii ki bir “sosyal savaş” olacaktır; hedefi, işçi sınıfı ve emekçi halk kitlelerinin doğrudan kursaklarını sıkan, ellerini ceplerinin dibine kadar uzatan bir “sıkıyönetim” ekonomisi olacağı gibi, kapitalist sınıf dili de daha dolaysız ve küstahça olacaktır.
İşte AKP, tam da bir sermaye partisi ve iktidar gücü olarak sınıf “öngörüsü”yle davrandı ve koşulların kendisi için en elverişli olduğunu düşündüğü anda, ortamı, temsil ettiği sınıf çıkarları doğrultusunda oluşturma hamlesini geliştirdi…
Onun muradını, Taksim’de somutlaşan terörcü faşist sınıf dili apaçık ortaya  koymaktadır.
Ama başaramadılar yine…
Anladıkları dilden karşılığını aldılar…
Hevesleri kursaklarında kaldı…
Faşist devlet terörü, 1 Mayıs’ın yiğit evlatlarının antifaşist direniş kararlılığıyal yanıtlandı…
Öfkesiyle, inancıyla, cüretiyle, dimdik karşılarında durdu 1 Mayıs…
Yumruğuyla, sopasıyla, taşıyla, sapanıyla, molotofuyla hakknı aradı 1 Mayıs…
İradesini sokak sokak, barikat barikat konuşturdu 1 Mayıs…
Savaştı, direndi, boyun eğmedi 1 Mayıs…
Sınıf mücadelesinin kalbi, her zaman olduğu gibi 1 Mayıs için Taksim’de attı…
2013  1 Mayıs’ı, “son sözü hep direnenler söyler” düsturunun doğruluğunu bir kez daha gösterdi dosta düşmana: Bekle bizi Taksim 2014 yılında daha hazırlıklı geleceğiz.
Taksim kızıldır kızıl kalacak!
SOKAK SOKAK DİRENİŞ
Emekçilerin ve devrimcilerin direnişi sonucu 2010 yılında 1 Mayıs kutlamalarına açılan Taksim Meydanı, AKP’nin yasakçı zihniyetiyle 2013  yılında da gösterilere yasaklandı.
Kutlamaları engelleme biçimleri, sıkıyönetim görüntülerini aratmadı.
Vapur seferleri iptal edildi, metrobüsler çalışmadı.
Taksim Meydanı’na çıkan tüm yolları kapatıldı.
Halaskargazi Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı ve İstiklal Caddesi üzerindeki her sokağa polisler barikat kurdu.
Taksim meydanı ise ise tam olarak “zırhlı” korumaya alındı.
Anıtın çevresindeki birkaç kat barikatlar yerleştirildi.
Emekçilerin toplanma noktalarına gelişini önlemek için ise toplu ulaşım seferleri iptal edildi.
Metrobüs ve metro ulaşımı durduruldu.
1970’deki 15-16 Haziran direnişinden bu yana hiç uygulanmayan bir yöntem hayata geçirildi; Galata Köprüsü’nün kanatları açılarak ulaşıma kapatıldı.
Galata Köprüsü gibi eylem alanına çok uzak mesafede olan Unkapanı Köprüsü de trafiğe kapatıldı.
Ayrıca motor ve deniz ulaşımı da polisin hedefindeydi.
Taksim bölgesine çıkmak isteyenler, küçük teknelerle Haliç üzerinden bölgeye çıktı.
EMEKÇİLER YASAK DİNLEMEDİ
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, bir gün önce Taksim Meydanı’na kesinlikle izin verilmeyeceğini belirterek, İstanbulluların  katılmaması çağrısına, bu sabah saatlerinden itibaren yanıt verdi.
Tüm sıkıyönetim uygulamalarına rağmen, çok sayıda kişi daha önce belirlenen Beşiktaş ve Şişli’deki toplanma noktasına geldi.
DİSK’TE 1 MAYIS NÖBETİ
Şişli’deki Genel Merkez binasında sabahlayan DİSK üyeleri, olası polis müdahalesine karşı gece boyu nöbet tuttu.
Günün ilk ışıklarıyla birlikte, Halaskargazi Caddesi’ndeki ses aracı ve DİSK binasında sürekli marşlar çalındı.
Polisin Beşiktaş’a saldırısı sonrası gazetecilere açıklamada bulunan  DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Taksim’in kendileri için vazgeçilmez olduğunu belirtti.
POLİS PLASTİK MERMİ KULLANDI
Burada kortejler oluşturulduğu sırada, polis de Osmanbey Metrosu’nun orada büyük bir barikat kurdu. Panzerler ve çevik kuvvetlerden oluşan barikat, 1 saati aşkın süre sonra kitleye saldırdı.
Yoğun gaz bombası nedeniyle çok sayıda emekçi etkilendi.
Kitle ara sokaklara dağılırken, buralarda çatışmalar başladı.
Polis, DİSK Genel Merkezi’ne giren kitleye plastik mermilerle saldırdı.
polis, ambulansın içine de gaz bombası attı.
SOKAK SOKAK BARİKAT, DİRENİŞ
AKP Hükümeti’nin tehditleri ve polisin sert saldırısına rağmen, günün sonunda akıllarda kalan, devrimcilerin Taksim için saatlerce sürdürdüğü direniş oldu.
Şişli, Kurtuluş, Nişantaşı, Mecidiyeköy, Çağlayan, Dolapdere, Tarlabaşı, Okmeydanı, Beşiktaş’ın tüm sokakları direniş mevzisine çevrildi.
DİSK ÖNÜNDE İRADE SAVAŞI
Temel çatışma mevzisi olarak DİSK Genel Merkezi’nin önü, saatlerce irade savaşına sahne oldu.
Polisin sürekli gaz bombası atmasına rağmen, işçiler ve devrimciler DİSK önünden ayrılmadı, Taksim kararlılıklarını dile getiren sloganlar attı.
Panzerler, zaman zaman taşlarla geri çektirildi.
Devrimcilerin bir panzerin üzerinde çıkması üzerine de panzerin saldırısı engellendi.
Polise çoğunlukla taşlarla karşılık verilirken, bazı sokakalrda barikatlar kuruldu.
Molotof, torpil ve sapanların kullanıldığı çatışmalarda, sık sık “Yaşasın devrimci dayanışma” sloganı atıldı.
Şişli Etfal Hastanesi bölgesinde de aralarında ESP, SGD, Halk Cephesi, Ekim Gençliği, SODAP’ın olduğu grup saldırılara karşı barikat kurdu.
“Faşizme karşı omuz omuza”, “Her yer Taksim her yer 1 Mayıs” sloganlarıyla barikat başında direnişini sürdürdü.
Çatışmaların yaşandığı bir başka alan ise Mecidiyeköy bölgesiydi. Meydanda toplanan kitle, polis barikatlarını zorladı. Polisin saldırısı sonrasında çok kişi yaralandı.
BOMONTİ’DE BARİKATLAR KURULDU
Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen kitle, polis saldırısının ardından çekildikleri Bomonti’de barikatlar kurdu. ESP, DHF ve Alınteri üyeleri, Bomonti’nin ara sokaklarında araçlarla barikat kurdu.
Polis, akrep ve TOMA’larla barikatlara saldırdı.
Polisin saldırısına direnen devrimciler, barikat başında bir süre sloganlarla bekledi.
Bomonti bölgesinde devrimci örgütler de barikatlarını oluşturdu.
HALK EMEKÇİLERE SAHİP ÇIKTI
Mecidiyeköy’den Çağlayan bölgesine yayılan çatışmalar, Cevahir Otel civarında yoğunlaştı.
Polisin saldırısına karşı apartmanların camlarından çıkanlar polise tepki gösterdi, çatışan emekçilere alkışlarla destek verdi.
POLİS BARİKATLARINA SES BOMBASI
Bomonti’de bir pizza şirketinin  motosikletleri ve çöp konteynırları ile barikatlar kuruldu. Polis barikatları yakınında ses bombası patlatıldı
ÇATIŞMA TARLA BAŞI’NA YAYILDI
 Dolapdere’de devrimcilerin sürdürdüğü direniş karşısında polis geri çekilmek zorunda kaldı.
Barikatları aşarak Tarlabaşına çıkan devrimciler, polisin gaz bombasına taşlarla yanıt verdi.
Polis, Tarlabaşı’nın ara sokaklarından Tarlabaşı Bulvarı’na çıkışları engellemek için bütün sokakları tuttu.
KİTLE BARİKATLARA YÜKLENDİ
Polisin ilk saldırısı, ÖDP, Halkevleri, Türk-İş, KESK, CHP ve Feministlerin olduğu Beşiktaş koluna oldu.
Beşiktaş Meydanı’nda bir araya gelen emekçilere saldıran polis, direnişle yanıtlandı.
Barbaros Bulvarı’ndaki Yıldız Teknik Üniversitesi önünde toplanan Eğitim-Sen, TKP 1920 ve Beşiktaş Çarşı grubu  taraftarlarına polis gaz bombalarıyla saldırdı.
Tekrar bir araya gelen ve aralarında İTO Başkanı Tamer Gören, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Halkevleri, Yol-İş, TÜMTİS üyeleri ile feminist kadınlardan oluşan grup, polis barikatına yüklendi.
Temsilcilerin polisle görüşme yaptığı sırada yeni bir saldırı yaşandı.
Polis, gaz bombaları ve tazyikli su ile saldırdı.
Yıldız Teknik Üniversitesi tarafına çekilen kitle, taşlarla polise karşılık verdi.
Defalarca saldırı yaşanan Beşiktaş kolundaki emekçiler, her saldırıya direnişle yanıtladı.
Beşiktaş Meydanı yakınlarında toplanan yüzlerce kişi sloganlar atarak saldırıları protesto ederken, Yıldız’dan Beşiktaş’a doğru çoğunluğunu ÖDP’lilerin oluşturduğu kitle “İsyan” sloganlarıyla meydana geldi.
Balık Pazarı tarafında yeniden toplanan Halkevi, Öğrenci Kolektifleri ve Beşiktaş taraftar grubuna polis saldırdı.
Beşiktaş’ta çok sayıda gözaltı olduğu öğrenildi.
Antikapitalist Müslümanlar da Eminönü’nde polisle çatıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder